07 Aralık 2008

REKTÖRLER SENDROMU’NA YENİLERİ EKLENİYOR:

ESKİ REKTÖRLERİN ÜNİVERSİTEYİ İÇİNE DÜŞÜRDÜĞÜ DURUMDAN YOLA ÇIKAN MEDYA BİZLE ALAY EDİYOR:

Prof. Dr. Veysel Batmaz'ın Rektör Adayları Paneli Konuşması
Diğer adayların konuşmalarının özeti için lütfen tıklayın:
http://video.haberturk.com/Video.aspx?v_ID=37939&k_A=haberturk%20

Hürriyet, 7 Aralık 2008 Pazar ekindeki (sayfa. 7) manşeti rektörlük seçimi ile alay ediyor: “Beyazıt Cumhuriyeti’ne başkan seçiliyor.” Haberde ise akıl almaz bir suçlayıcılık ve yer yer vahim bir yanlış bilgilendirme var: Rektör adaylarının seçim kampanyaları, ABD başkanlık kampanyalarına benziyormuş; adayların eşleri ve çocuklarıyla ilgili skandal iddiaları da hiç eksik olmuyormuş; bir aday otelde seçim bürosu kurmuşmuş; adaylar profesyonel PR şirketleri ile çalışıyorlarmış... (Haber için lütfen tıklayın: http://www.hurriyet.com.tr/pazar/10523448.asp?gid=59 )

Medya içinde bulunduğumuz seçimleri işte böyle görüyor ve alay ediyor. Hak ediyor muyuz? Hiç sanmıyoruz, ancak eski rektörlerin ve bazı adayların bizi getirdikleri acı durum bu. 1980 yılı sonrasında sadece “üniversite” kavramı değişmedi; aynı zamanda, medya üniversitenin yerini aldı. İstanbul Üniversitesi’nin bundan sonraki asli görevi ise medyanın elinden üniversiteyi almak olacak.

Medyayı zapt-ı rapt altına alabilecek tek rektör adayı “medya profesörü” Prof. Dr. Veysel BATMAZ’dır.

Medya dolayımlı bir başka rektörler sendromu vakası ise daha acı: Türkiye’nin karanlık güçlerinin, Dr. Erhan Göksel’in deyişiyle, “Hollywood effect’i” ile bezenmiş Kurtlar Vadisi dizisi, yaklaşan İstanbul Üniversitesi rektör seçiminden tam onbeş gün önce, son bölümünde şu olaya yer vermiş; Yeni Şafak’ta yazan Yazar Bekir Hazar’dan aktarıyoruz.

Ticaret ve gümrükle uğraşan, Polat Alemdar'a yakınlığı ile bilinen Tuncay Kantarcı'nın kapısı çalınıyor. İçeriye (herhangi) bir rektör adayı Profesör giriyor. Ve diyor ki; "Çok aşağılık bir durumla karşı karşıyayım. Eğer rektörlük adaylığına devam edersem bana ve aileme İstanbul'u dar edeceklerini söylediler. Korkunç iftiralar attılar. Tehdid mektupları da alıyorum. Vazgeçeceğim rektör adaylığından..." Tuncay Kantarcı karşı çıkıyor... "Hocam listeden birinci çıkmanız kesin. Köşkten de veto yemezseniz. En iyisi biraz bekleyin, araştırayım" diyor.

Dizideki bu dialoglar, Yeni Şafak yazarı Bekir Hazar'ın telefon yağmuruna tutulmasına yol açıyor. Yazar Bekir Hazar, kendisini arayan profesör dostlarının, Kurtlar Vadisi'nin o bölümünün kasedinin peşine düştüğünü yazıyor.

Bir dizi film gibi, değil mi ! Ama aynıyla vaki... Yazar Bekir Hazar’ın yalancısıyız.
Yazar Bekir Hazar, dizideki bu kısmın rektörlük yarışındaki adayları harekete geçirdiğini, bir çoğunun "o rektör adayı benim" demeye başladığını yazıyor. Hazar'ın aktardığına göre rektör adayları, Kurtlar Vadisi'nin kasedini alıp, kurmaylarıyla birlikte izleyip yorumlama yarışına giriyorlar.

Yazar Bekir Hazar adıyla bilinen medya yazarının yazısı şu:

Kurtlar Vadisi-Üniversite!
Bekir Hazar, Yeni Şafak 6 Aralık 2008

[Gariptir, gazetede yayınlanan bu yazı http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=07.12.2008&y=BekirHazarPazar adresinden silinmiş. Internet sitelerinde mevcut. Ayrıca şu linkte de mevcut: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=06.12.2008&y=BekirHazar ]:

Bir değil, birden fazla profesör dostum aynı soruyu yöneltti bana... "Kurtlar Vadisi'nin son bölümünün kopyasını nereden bulabilirim" diye... İlk başvuruyu normal karşıladım ama peşinden diğerleri de gelince şaşırdım.

Bir değil, birden fazla profesör dostum aynı soruyu yöneltti bana... "Kurtlar Vadisi'nin son bölümünün kopyasını nereden bulabilirim" diye... İlk başvuruyu normal karşıladım ama peşinden diğerleri de gelince şaşırdım. Merakım kat kat arttı. Koskoca profesörler neden Kurtlar Vadisi'nin peşine düşmüştü? Polat Alemdar veya Büyük İskender ile ne alakaları olabilirdi? Acaba Muro'yu mu çok seviyorlardı? Son bölümü izleyemediğim için bir tahminde de bulunamadım. Hal böyle olunca da profesörlerin sorularına mahcup bir öğrenci edasıyla ve de soruyla cevap verdim; "Ne yapacaksınız Kurtlar Vadisi'nin son bölümünü" diye...Sağolsunlar beni aydınlattılar. Meğer Kurtlar Vadisi'nin son bölümünde rektör seçimleriyle ilgili senarolar gündeme taşınmış. Bazı rektör adayları kendi üzerlerine alınmış. Destekçisi öğretim üyeleri ile birlikte odalara kapanıp, Kurtlar Vadisi'nin son bölümünü izleyip, yorumlayacaklarmış.

Üniversitede Akademik Kurtlar Vadisi Tartışması...

Veya araştırması...Ne derseniz deyin... İlginç geldi bana...İşi gücü bıraktım, oturdum Kurtlar Vadisi'ndeki rektör seçimlerini anlatan bölümü izledim.


Ticaret ve gümrükle uğraşan, Polat Alemdar'a yakınlığı ile bilinen Tuncay Kantarcı'nın kapısı çalınıyor. İçeriye bir rektör adayı Profesör giriyor. Ve diyor ki;"Çok aşağılık bir durumla karşı karşıyayım. Eğer rektörlük adaylığına devam edersem bana ve aileme İstanbul'u dar edeceklerini söylediler. Korkunç iftiralar attılar. Tehdid mektupları da alıyorum.Vazgeçeceğim rektör adaylığından..."Tuncay Kantarcı karşı çıkıyor... "Hocam listeden birinci çıkmanız kesin. Köşkten de veto yemezseniz. En iyisi biraz bekleyin, araştırayım" diyor.

İşte Kurtlar Vadisi'ndeki durum bu. Ve bu sahnedeki dizi icabı diyaloglara sahip çıkan birileri var. "Dizide anlatılan rektör adayı benim" diye... Seçmenleri olan profesörler içinde izleyemeyenler var demek ki... DVD'sini bulup beraber izleyecekler.Çok merak ettim o rektör adayını... Belki de adaylarını... Ne bileyim birden fazla da olabilir üzerine alınan. Her halukarda ortada bir dizi var. Ve dahası "O dizide anlatılan benim" diyen de... Üstelik senaryodakinin gerçek olduğunu söyleyen az buz biri değil... Bir bilim adamı, bir profesör, bir rektör adayı...Kurtlar Vadisi Üniversite mi desem... Acaba ne?

(Kaynak: http://www.superpoligon.com/haber/7257)

Yazar Bekir Hazar isim vermiyor ama, rektörlük seçiminden on beş gün önce o anlı şanlı beş yüz yıllık İstanbul Üniversitesi’nin içine düşürüldüğü durum bu. Biz ne dizide geçen dialogralrın ne de Yazar Bekir Hazar'ın aktardığı bu olayların doğru mu, yanlış mı olduğunu bilmiyoruz. Bekir Hazar’ın yazısını doğrudan okumadık. Gazete okumayız. Alıntıladığımız kaynak güvenilir bir medya sitesi. Olayın doğru mu yanlış mı olduğunu Medyaya Düşman Yetiştiren Prof. Dr. Veysel BATMAZ da bilmiyor.

Ama soruyoruz: "Kurtlar Vadisi'nde anlatılan rektör adayı benim" diye telefona sarılan profesörler var mı ve varsa kim? Bu acı durum, üniversitenin içinde bulunduğu saygın olmayan durumu gözler önüne seriyor. “Bir değil, birden fazla profesör dostum aynı soruyu yöneltti bana” diye yazan Yazar Bekir Hazar’ın aktardığı bu olayın doğru olmadığına inanmak istiyoruz. Bekir Hazar’ı, kendisine bu soruyu soranların ismini vermeye çağırıyoruz. Bilelim de ona göre davranalım.

Garip ve acaip bir dizi olduğunda kimsenin kuşku duymadığı bir televizyon dizisine konu olmanın dayanılmaz aşağılanmışlığı yanında, rektörlük seçimlerine de olur olmaz bulaşan bir medya terörü ile karşı karşıyayız.

Bir daha tekrarlarsak, geçmiş yönetimlerin İstanbul Üniversitesi’ni medya gözünde içine düşürdüğü durum bu. Siz siz olun, eski yönetimlerin kamburunu üzerine taşıyan eskimiş adaylara itibar etmeyin.

Medyayı zapt-ı rapt altına alabilecek ve medyanın elinden üniversiteyi alacak olan tek rektör adayı da biliyorsunuz “medya profesörü” Prof. Dr. Veysel BATMAZ’dır.


SEÇİM 16 ARALIK 2008’de; saat 09:30-16:30 arası Fen Fakültesi Cemil Bilsel, Vezneciler’de. Yeni İstanbul Üniversitesi’nin yeni rektörü için Prof. Dr. Veysel BATMAZ’da karar kılın, el verin, oy verin, seçimden sonra da karar verici kalın. Siz el verin, oy verin; gerisini Prof. BATMAZ’a bırakın.